double bass olayinda kondusyon onemli. bacaklarin ve ayaklarin basta agrimasi normal. Ogrenme suresi icin bir sey diyemiyorum. Yetenegin, calisma azmin ve ne kadar suredir caldigin ile alakali. eger yeni yeni ogrenmeye basladiysan double bass'e gelmeden ogrenilmesi gereken bir ton sey var. onlari hakkiyla ogren once double bass'e de zaman gelir.

stick control cok cok onemlidir. cok sikici bu ne lan diye gecistirme. neil peart'un ruhu carpar adami valla. basarilar.

double bass bir sabır işi tamamen. sürekli çalışmak gerekiyor, bacaktaki kasların belirli bir seviyeye gelmesi gerekiyor. please dont die'ın da dediği gibi bir kondüsyon işi, antreman işi. ne kadar sürede o seviyeye gelirsin kondüsyonun ve ritim duygunla alakalı, ama bacakları daha hızlı güçlendirmek için çalışırken ayaklarına ağırlık (var ya böyle kum torbası gibi) bağlayabilirsin, faydası büyük.

please dont die'ın stick control ile ilgili görüşlerine katılmakla beraber, double bass'e önem vermekte bir sorun yok bence. ha ama gene hoglan, george kollias, virgil donati falan izleyip ben de hemen böyle olmalıyım diye gaza gelmemeye çalış, uzun vadede faydadan çok zararı oluyor. yavaş yavaş, sakin sakin ilerlemen lazım.

resimlerin her yerine yazı yazacaksınız demek ki :) kolaysa onu da silsin.
watermark olarak çarpraz yazı okunacak şekil seçilecek şekilde her yerine basın. sizin orjinaldeki yazı acemice olmuş biraz güzel fotoşop ile iki dakkada ırzına geçebilmişler.
abartı watermark kullanımında biraz zor yaparlar.
bir bilenden yardım falan alın.

ayıp ya! üzerine saydam şekilde komple basacaksınız yazıyı.

yazmak yetmiyor anlaşılan, ama watermark yaparsanız çalamazlar.

Sitenin altında şu yazıyor

"Bu sitenin içeriği yazarın özgün paylaşımlarından ve muhtelif sitelerden derlenen alıntılardan ibarettir."

Sahibinden izinsiz alıntı yapmak, hele ki haber vermeden eserleri yeniden derlemek hoş değil. Bence önce mail atarak kaldırtmayı deneyin.

Bir de watermark kullanın resimleri imzalarken.

mail atın. normal cümleler ile yazıları kaldırmalarını isteyin vs. bunlar dışında ciddiye alıyorsanız size avukat yolu görünüyor. alıntı olmadığı için fikirlerin çalınması söz konusu. cezası ve yaptırımları nelerdir bilemem. aklıma şimdi geldi, site www.softlayer.com adresinde. iyi bir ingilizce ile kendi sitenizi ve bu sitedeki (ç)alıntıları örnekleyerek tek tek aktarırsanız sitenin yayını konusunda önce site sahibini uyarıp ardından yayını durdurabilirler. gerçi "bizi bağlamaz kendi ülkenizdeki yasal makamlara başvurun" da diyebilirler. ama deneyin. ben olsam bunu yapardım en başta :)

ben de girip yorum atmıştım sabah o bloga. şimdi baktım kaldırmışlar içeriği.

windows movie maker

mp3DirectCut 2.13...

(bkz: audacity)

goldwave

Handikap oranları var mı bilmiyorum ama gecenin en sağlam bankoları, miami,new york ve San Antonio gibi duruyor. Detroit'in deplasman karnesi berbat philadelphia'da kazanabilir. Lakers'ın da kazanması normal gibi. minnesota bu sezon hornets'i iki maçta da yendi, artık bir zahmet Hornets diyorum, bol şans :)

san antonio, miami banko evet. gerçi oranları 1 falandır herhalde, oynamaya değmez.

philadelphia'ya ben de oynarım. knicks alır herhalde. heyecan arıyorsan phoenix var. diğer maçları beğenmedim pek.

indiana, philadelphia, new york, miami, san antonio

Carmelo Anthony farklıyla New york knicks, Utah,Miami ve San Antonio kazanır bence. Gecenin en zevkli maçları da Oklahoma - Orlando ve LA Lakers- LA Clippers maçı olur.

charlotte bobcats'e güveniyorum ben.

çok eskide kalmış, basit bir oyun olabilir ama zombi inekleriyle gece gece beni yerimden zıplatmıştır. nocturne.

en bilinenleri; crysis, cod serisi.

Fallout 3

battlefield bad company 2

kesinlkle crysis.

bioshock serisi?
şuna da az kaldı :) www.youtube.com

hocam bi oyun vardı da adını unuttum bilen yazsın böyle fps idi. soğuk ortamda geçiyor dünyaya virüs mü ne bulaşmış açık alana oksijen maskesi ile çıkabiliyordun bi süre sonra kafanın önündeki cam çatlamaya başlıyor filan. geçen sene yeni bi oyundu. çok sağlamdı atmosferi ama fazla oynamadığım için pek detay hatırlamıyorum.

bunun dışında nisanda portal 2 çıkıcak atmosfer bazında yarmış adamlar. konusu da fena değil aperture science filan. hatta şimdidenilk oyunu bitir ikide yabancılık çekme ilk oyunda iyi bayağı ama atmosfer demişsin izle bak kendin gör; www.youtube.com


edit: ya al izle başka bişey demiyorum; www.youtube.com

mükemmel olucak. bildiğin kusursuz yani.

dead space var, babalar gibi survival oyunu.

Call of duty: Modern Warfare 2 de gayet tribe sokmuştu beni.

şu başlıklardan besleniyorum ben:

(bkz: bas gitarın aktif olarak çalındığı şarkılar)
(bkz: bas gitarda çalmaktan haz duyulan şarkılar)
(bkz: bas gitar aldırabilecek şarkılar)

lock it down youtube a yazarsan fast and furious tan belki seversin.

gerci bas gitar fln demissn bunu sevmessin heralde :)

şarkı değil de grup önereyim. gerçi neler dinlediğinizi söyleseydiniz daha iyi olurdu ama.

progressive rock'ta her zaman bas gitar açısından cevher var. rush, yes, dream theater, riverside falan.

mr.big var.

fusion olarak return to forever, weather report var.

caz olarak da charles mingus var.

"crash test dummies - god shuffled his feet" albümünü şiddetle tavsiye edebilirim. hata ettim bile.

(bkz: pendulum)

(bkz: la ballade de basse)

www.youtube.com

rhcp dinle.

bir de bas gitaristlerin solo albümleri var. gürol ağır baş'ın "bas şarkıları" adında 2 albümü var. bir de kamil erdem "a tale of bass" bunlara türkiye'den verebileceğim örnekler. ayrıca nurhat şensesli'nin bas çaldığı bütün albümleri dinleyebilirsin. laço tayfadan tut, çoğu jazzcıya, türkücüye-popçuya (tercih etmediğini söylemişsin ama olsun) hatta ve hatta bir şarkıda serdar öztop'a bile çalmış.

marcus miller var en basitinden yabancı olarak.

Riverside (Tür: Progressive Rock)

poets of the fall çok bilinir oldu mu acaba?

red hot chili papers tan californication şarkısını dinle bi yani kaç zamandır dinliyorum bıkmadım hala ama yüksek sesle :)

mutlu eden demişsin belle & sebastian diyorum sadece. plase olarak da beirut.

animals as leaders (progressive metal)
between the buried and me (progressive death metal)
pat metheny (jazz)

(bkz: pink martini) iyidir. neşeliler, güzeller.

ama benim favorim o iç bunaltan depresf şarkılarıyla (bkz: low)

bu pink martini'den: www.youtube.com

bu da low: www.youtube.com

edit: az bilinen kısmı kaçmış gözümden. pink martini'yi geri alıyorum :)

benim son zamanlarda dinlemeye başladığım bir andres calamaro(eski grubu los rodrigez), noah and the whale... bilinmeyene odaklanırsak, Detektivbyrån'ı cok severim ve pek ünlü değildirler sanırım ancak dükkanı kapadılar geçen sene.

(bkz: the cat empire)

boogie down productions
www.allmusic.com

beirut

florence and the machine

Starsailor tavsiye ederim kesinlikle !

(bkz: mode xl)

Tenacious D

the zutons. ilk keşfettiğim de çok sevinmiştim

faithless ????????????????????????

(bkz: willard grant conspiracy)
dinlemediysen
(bkz: the cranberries)
once ost

vodafone'un, adını yanlış hatırlamıyorsam, türkei-vorteil diye bir paketi var, türkiyedeki vodafoneluları aylık bilmemkaç dakika ücretsiz arayabiliyorsunuz.

(bkz: skype) ya da (bkz: voip)
(bkz: iphone) ya da (bkz: nokia 5800 xpressmusic)

Vodafone'un paketi cok pahali. Benim dusuncem iki tarafin da smart phone uzerinden skype vasitasiyla arasmasi idi. Bunun icin 1 GB internet paketi acaba ne kadar sure telefon gorusmesi demek olur ve ne kalitede olur gorusmeler diye de dusunmuyor degilim. Kabaca deger mi bu is icin Iphone+mobil internet almaya?

valla ilk bakışta hepsi gelicek gibi durur ama bu bahis şirketleri de bi şekilde para kazanıyo.favorilerden birinin tekleyeceğini düşünüyorum açıkçası.kim olur bilemem ama yıllardır dallas'ı izleyen biri olarak 8-10 handikap varsa aşamaz diyorum en azından.yakın bi maç geçer.

lakers,orlando,celtics banko.

valla alırlar gibi. bir tek dallas'a güvenemedim nedense. sacramento fena değil, çabalıyorlar. en banko miami-lakers. orlando-boston da banko. dallas'a oranı iyi değilse basmam, 4 maç etti zaten.

cleveland 55'lık hezimetin rövanşını almak isteyecek ama neresiyle alacak tartışılır valla. 2 olması lazım normal şartlarda. handikaplar fazla geldi bana bu gece genel olarak. alt üst girmek daha mantıklı sanki.

handikapsız oynuyorum ya zaten, sebnamy nba'de şike olmaz kanka.

lakers deplasman turunun son maçında. ama karşısındaki cavs be. bizim sözlük takımını bile yenemeyebilirler.

ve evet. cavs yaptı sürprizi. anlaşılan lal deplasman turundan çok etkilenmiş. geçmiş olsun hocam.

lakers'a oynamadım pampa, tam oynıcaktım, hititbet maçı kaldırdı, ben de sadece orlando ile miamiye oynadım:D

her şekilde the dark knight birinci olurdu. ardından 1989'da çekilen jack nicholson'lı batman filmi gelir.

thugster +1

dikkat ederseniz izlenebilitesi joker karakterinin başarısıyla, baskınlığıyla doğru orantılı.

en kötüsü val kilmer sonra george clooney li olan. dark knight en iyisi.

benim gözümde batman returns her zaman bir numaradır. dark knight ikinci olabilir. batman begins de güzeldi. batman&robin de en tırtıdır herhalde.

dark knight iyidir ancak 10 küsür yıl sonra 2005 yılında batman begins gelince, belki de batman'e olan açlıktan olacak, ağzım açık, allah'ım bu film nolur bitmesin nidalarıyla izlemiştim batman begins'i. 1 numaradır bana

Tim burton ve Christopher Nolan'lı batmanler başta joel schumacherinkiler sonda yer alır.

dark knight
batman begins
batman 1989
batman returns
batman forever

son ikisi eh iste tadi veriyor suan ama ilk 3 sirada yazdiklarim en iyileridir.

dark knight
batman begins
batman returns
batman
batman forever
batman& robin

"have you ever danced with the devil in the pale moonlight?" sebebiyle ilk batman. neden mi? "I just like the sound of it" :)

ilk ikisi, oda gotham şehrinden dolayı.
gerisini sallamıyorum

benim dediklerim tutmuyor sanki ama bence: lakers, boston, denver, phoenix alir..

ben böyle iddialı maçlara oynamayı sevmiyorum ama içinden geliyosa bas ikisine de.

cleveland maçı çok bomba oranı iyiyse cleveland'ı deneyebilirsin. büyüyü bozdular zaten.

blazers, clippers.

geçen mesajlaşmada denver'a oynamam demiştin, hakikaten sağı solu belli değil adamların, dolayısıyla pas.

phoenix, okc.

böyle büyük maçları nedense daha iyi tahmin ediyorum, daha çok isteyen bir taraf çıkıyor çünkü. gerçi bugün orlando da en az lakers kadar isteyecektir ama lakers formda. ayrıca cleveland bence de bugün gene kazanır. teşekkürler şans bizimle olsun.

boston, lakers, cleveland, memphis diyorum ben.

Lakers, Wizards, Trail Blazers, Clippers, Grizzlies, Suns, Thunder.
Yalnız bugünkü maçlar biraz çekişmeli olur. Tutma garantisi veremiyorum.

hidayet 15.5 sayı+asist üstü
steve nash 12 asist üstü
clevland - wahs 1

(bkz: eric clapton)

pek bilindik bir bkz'ı vererek başlayayım. şahsen blues'u tercih ettiğim için jazz değil blues diyeceğim. blues'u dinlemek istiyorsan led zeppelin'i de dinle, blues aranjmanı parçalarını dinle; geçiş yapmak ve ısınmak için gayet iyi olur. öncelikle blues eserlerinde kullanılan hangi enstrüman ya da vokal çeşidini hatta konu çeşidini bularak kendini ısındırabilirsin. sonrasında zaten kendisi ara ara sürprizler çıkarır.

blues daha uygundur size kanımca. daha protest bir havası var. jazz biraz daha modernize edilmiş ve çeşitleri bol bir müzik türü. nü jazz'a falan denk gelirseninz sevmezsiniz.

saydığınız müzik türlerinden sadece progressive metal'le yakın alakam var, diğerleriyle pek alakam yok. yine de yazdıklarınızdan müzikte nispeten hızlı tempolar ve teknik yetenek aradığınızı varsayıyıyorum. eğer yanlış fikir yürüttüysem söyleyin, ona göre düzeltirim.

jazz'de bunlar var, ama doğru yerden girmek lazım sadece. öncelikle modal jazz ve cool jazz, en azından şimdilik, size gelmez. bebop ve hard bop ilk aşamada istediğiniz türde olabilir. cannonball adderley, dizzy gillespie, thelonious monk bebop olarak sağlamdır. ayrıca miles davis'in çıkardığı meşhur relaxin, steamin, workin, cookin serisini de bir deneyin bence.

eğer böyle strapping young lad, diablo swing orchestra falan tarzı deneysel şeyleri seviyorsanız free jazz'e bir göz atabilirsiniz. ornette coleman'in free jazz'i var, john coltrane'in ascension'ı var. bunlar yine de aşırı deneysel, dinlediğim en deneysel metal albümünden bile daha deneysel, dolayısıyla ilk bakışta çok kuvvetli gelebilir. yine de denemeye değer.

mistik hava dediğiniz zaman da her jazz sever coltrane diyecektir. my favorite things albümünü (en azından aynı adlı şarkıyı) ve a love supreme albümünü kesin beğenirsiniz diye düşünüyorum.

kendimden örnek vereyim,
bende benzer tarz müzikleri dinleyen birisiyim. diablo swing orchestra dan epica ya Lame Immortelle dan senteced e kadar bir çok grup dinliyorum ama progressive biraz daha yapay geliyor pek haz etmiyorum ama saygı duyuyorum bu amcalara.

doğal olarak jazz müziği bir türlü anlayamıyorum bana hiç bir his vermiyor. dinlemeyi denedim anladımki bu müziği dinlemek ve anlamakta önemli bir meziyet.

blues konusunda ise Stevie Ray Vaughan, Jimi Hendrix ne bilim eric clapton gibi isimleri dinlemek hoşuma gidiyor. bunlar dışında yakın dönemden hippiler, bir jefferson airplane bir rolling stones, who gibi gruplarda hoşuma gidenler arasında. bir tanesi hoşuna gidince last fm den fln benzer sanatçılardan gidebilirsin.

Yazdığınız türlerin çoğu, çoğunlukla pentatonik, armonik minörün ağırlıktı kullanıldığı müzikler. Bu nedenle çok farklı armoniler barındıran jazz türlerini fazlaca yadırgayabilirsiniz. Ama jazz var- jazz var sonuçta. En güzeli siz blues devlerinin kayıtlarını ve bulabildiğiniz jazz standartlarını dinleyip kendiniz karar verin.

the doors da dinleyebilirsin insan alışınca bırakamıyor bir türlü

büyük ihtimalle dinliyorsundur ama opeth'de dinle hem 11 eylülde konserleri var.

jazz'ı blues'e tercih edersin bence. biraz daha hareketlidir ama ben billie hollidayli yılların jazzlarını severim bence hiç sarmaz seni açıkcası bende bayılmıyorum jazza bluese
www.theradyo.com burdan biraz fikir sahibi olabilirsin

bosh oynayacakmış galiba, wade'in durumu hala belli değil. wade oynamazsa okc alabilir, oranı da iyiyse sürpriz olarak oynanabilir.

boston maçına oynamam. orlando, denver banko. detroit new york'un taban tabana zıttı bir basketbol oynuyor ama bence başta iyi şut sokarsa new york'un da alma ihtimali yüksek. yine de nyk maçından çok emin değilim.

miami, boston, orlando, denver, nyk,new orleans ve utah alır bence

Miami, Boston, Orlando, Denver, New York, New Orleans, Golden State

ayni sorunu bende yasadim. bulursan harika olur valla. ben arastirdigimda bunun crack'e karsi bi onlem oldugunu, release gruplari yeni bi crack yap,adqn cozulemeyecegini okumustum. o oyuna da bu saatten sonra hicbi scene release crack yazmaz. is yas yani. her kurdugunda ayri bi verisyon gosteriyor degil mo?, ayni makinaya kursan bile?

evet, aynen öyle.

bireysel emekliliğe başvur. aydan aya otomatik hesabından kesilsin. hem vergi avantajı da var. istediğin zaman çekersin parayı.

direk iradeye bakıyor aslında. olmuyorsa, bir şey almak için para biriktirmeye başlayın, sonra onu almayın.

kendimden örnek vereyim, 2 ay sonra çıkacak nintendo 3ds için para biriktirmeye başladım, çıktığı vakit "yea zaten bunlar yakında bunun lite'ını xl'ini falan çıkarır elimde patlar bu" diye almama ihtimalim yüksek. almazsam birikmiş param olur, alırsam zaten almak istediğim bir şeyi almış olurum. win-win situation.

@mahallenindelisi evet bu fikirde vardı kafamda daha ilk kredi kartı alırken. iş bankası iyi midir sence bunun için?

bi hesap daha açtır, yatırım hesabı olsun mümkünse
maaşı alır almaz 300tl'sini o hesaba at, altın filan al
maaşın atıyorum 2000tl ise 1700 alıyormuşsun gibi düşün, öyle yaşa
asla asıl hesabında 2000tl görme

@resistance is futile
abi ben bunu yaptım, sonra gittim aldım. iphone4 için kallavi bir para geçti elime ve daha geçer geçmez gittim aldım. yok abi dayanamıyorum eskiden kalma bir açlık olsa gerek. şimdi tv için para biriktiririm gider sonra alırım ben onu biliyorum. paranın bir şekilde elime geçmemesi lazım :)

Evde kendin yemek yapmıyorsan yemek yapmaya başla, özellikle sebze, gıda harcamalarında büyük miktarda düşüş gözlemleyeceksin.

bireysel emeklilik +1
ancak bireysel emeklilikte optimum fayda en az 10 yıl düzenli katkı payı ödeyip 56 yaşına geldiğinde elde edilir. yok ben 3 yıl biriktirip sonra topluca yerim diyorsan ayda 500 tl bireysel emekliliğe yatırmak saçmalık olur.
öte yandan insan 56 yaşına gelince toplu paranın olması iyi mi kötü mü bilemedim.

usta ben bir ara kendime vergi koymak gibi bir yola gitmiş ve çok başarılı olmuştum. şöyle oluyor;

vergi kanunum: her gün harcadığım paranın %20 si kadar kenara atacağım. olay budur. dene, oluyor. eğer 2 gün içinde yerine koymazsan %50'ye çıkıyor vergi.

örnek: bugün 90 tl mi harcadım? çat! geceleyin 18 tl atılıyor hazineye.

not:iktisatçıyım.

@herospower, aralarında çok fark olduğunu zannetmiyorum bireysel emeklilik şirketlerinin. maaşın hangi bankaya yatıyorsa o banka iyidir bence.

@deeperdown; iyiymiş bi denemek lazım :)

@deeperdown yarıldım!!! ama bunun gerçekliği için çok uğraşmam lazım. deneyeceğim söz! :))

benim uyguladığım bir yöntem olarak; aylık giderlerinizi bir liste yapın. misal kredi kartı ... lira + günlük yemek yol ... lira + faturalar ... lira + sadece eğlence için .... lira gibi. buna artı olarak 50-100 tl arasında bir sapma payı ekleyin. bu şekilde formülize edip uygulayınca düşündüğünüzden çok daha fazla arttırabiliyor ve giderlerinizi daha rahat yönetebiliyorsunuz. maaşınız alır almaz artan parayı da ayrı bir hesaba atın dursun (30 gün vadelide). her ay kasmadan 500 tl koysanız 1 senede risksiz yatırımlarla birlikte 6.600 civarında bir birikiminiz olur. en basiti bu ay başlasınız yaza kadar istediğiniz yerde istediğiniz şekilde bir tatil yaparsınız. veya ulan dur şunu da deneyelim diyeceğiniz ve normalde asla o kadar para vermem diyeceğiniz şeyleri deneme şansınız olur. buna örneği buradan vermek istemiyorum :)

sigara içme, içki içme, iddaa oynama ve evde sabah yumurta akşamları da makarna ye.

bu yatırım hesabı, vadeli hesap konusunda bu kadar az miktarda para ile en cazip hesap hangisidir ki? en basitinden mesela iş bankasından hangi hesap türünü açmalı? maaş bankası işbank çünkü.

@anti silence sigara ile münasebetim şu an yok, alkol ayda birkaç kere olmazsa olmaz. yani o konuda çok sıkıntı yok ama gıdamdan kesemicem abi kaç yaşına geldik yeter öğrenci gibi yaşamaktan sıkılıyor insan. yani çok dardayım kredilerim var borç batağındayım gibi bir durum yok, elden geçen paradan arttırarak birikim yapmam lazım. yaş 26, gelip sorsan 1.000 lira birikmişim yok. ayıptır.

Kullandığınız bankada bir yatırım hesabı açın. İstediğiniz miktarı bu hesaba yatırın. Bununla eğer yatırım bilginiz yoksa B tipi likit fon falan alın. Neredeyse 0 risk ve çok az getirisi olur. Varsa zaten istediğiniz yönde değerlendirirsiniz. Böylece para asıl hesabınızda görülmez ama çok lazım olduğu bir durum olursa da likit kalabilirsiniz.

Vadeli hesapta belirli bir süre için para yatırır, o süre içinde paraya dokunamazsınız. Yani dokunursanız hiçbir getirisi olmaz. Yatırım hesabında menkul kıymet alır satarsınız. İş bankası ile tüm bu işlemleri internet üzerinden yapabiliyorsunuz.

@cashkorkmaz peki yatırım hesabı açarken cari hesabı maaş hesabı olarak mı seçmek gerekir?

Evet, yani kullandığınız, yatırım hesabına para aktaracağınız hesap hangisiyse onu seçmelisiniz.

peki yatırım hesabı mı yoksa vadeli tl hesabı iyidir? vadeli tl diyince birçok seçenek çıkıyor sanırım bunun için en iyisi bankaya gitmek ancak oradada "akılçelen" çok. bankanın işine hangisi iyi gelecekse o hizmete yönlendirmeyi seviyorlar.

hesap açma para lazım olduğunda harcarsın. altık her ay 1 tam altın alıp at kenara 5 sene önce alıyordum sonra bıraktım hala bozulmadı o altınlar.

bankada hesap aç oraya yatır, bireysel emeklilikteki kesintiler, masraflar fln da cebine kalır. he çeker harcarım mı diyorsun? atm kartı çıkartma sadece hesap cüzdanın olsun, e biraz da irade. hepsi bu. insanlar sigarayı, alkolü, uyuşturucuyu bırakıyo' , para çekmemeye dayanmak gibi bi' şey söz konusu bile olmamalı.

araca gir motor olsun araba olsun taksitle yatırım yapmış olursun.

bir audiophile mp3 dinlemez.

ipod touch 32gb ve sennheiser cx300 ikilisi.

@duptıs: avuç içi müzik çalar deyince sadece mp3 olmuyor zaten. flac milek var en azından.

loseless çalan müzik çalarlar var bildiğim kadarıyla bunlardan biri cowon vb.

flac, ape, apple lossless falan çalan herhangi bir müzik çalar iş görür. kapasitesinin büyüklüğü mühim tabi.

kulaklık olarak da, audiophile insanı cx 300 kesmez. nispeten hesaplı cx 880 var. ne kadar paranız olduğuna bağlı tabi.

ya kayipsiz kayitlar bulmak cok zor.boyle bir site olsa ne guzel olurmus.

ama genel kullanim icin yurdum insani arti bir diyeyim.ben ipade yukledim ne var ne yok ordan dinliyorum.

herhangi bir ipod ve shure marka kulaklık. ama shure oldukça pahalıdır ve muhtemelen daha iyisi yok.

farklı olabilir tabii. keşke pes alsaydınız, fifa pek beceremiyor wii'de. hele pes çok güzel bir kontrol sistemi geliştirdi wii için, grafikler yine tırt, ama futbol oyunundan çok strateji oyunu gibi. şiir gibi goller atmak mümkün, ve çok zevkli.

bence tez elden oyunu değiştirmeye bakın.

isimleri aynı bile olsa multiplatform oyunların neredeyse tamamı wii de farklıdır. bunun en büyük nedeni xbox360 ve PS3 gibi akranlarından teknik olarak çok geride olmasıdır.

derdine tam derman değilim ama şuraya bir bak istersen. en azından ne diye aratacağını görürsün. www.mydukkan.com

ben de mydükkana bakıyodum zaten...

www.mydukkan.com

ama aradığım şey bu mu değil mi hiç bilmiyorum maalesef.
solistin sahnede kendini duyabilmesi için kulak içi kulaklık arıyorum işte uzunca anlatmam gerekirse. bu aletin adını bilmiyorum...

kulak içi monitör onun adı. internet sitelerinde iem (in ear monitor) diye de geçebiliyor.

Kaynağı bulamıyorum ama şöyle yazayım. Girdiğin il, ilçe, belde vs'deki mülki amirlikler o yerin şehir merkezleri oluyorlar. Yani Valilik Binası, Kaymakamlık Binası vs... gibi.

Nasıl valilik olm, kurtköy den istanbul valiliği app.50km, orada 19 yazıyor o zaman İstanbul için sorayım o tabela mı hatalı yoksa kuş uçuşu mu ölçülüyor bu, öyle olması saçma olurdu.

diğer illeri bilmem ama istanbul anadolu yakasında yanlış hatırlamıyorsam harem'den olan mesafe olması lazım.

edit: biraz araştırdım, şu forumdaki biri de öyle bir şey demiş:

wowturkey.com

İstanbula gelirken otoyolda yazanlar çamlıca gişelere kadar ölçüyor.
Normalde valiliğin önündeki Atatürk heykelidir.

Otoyoldayken köprülerin orta ayağı üzerindeki tabelalara bakın orada da yazar kilometreler. Onların da Başlangıcı/bitişi birinci köprüden sonraki çevreyolundan TEM'e verilen bağlantının başıdır.

anadolu yakasında mesafe camlıca gise denen umranıye oluyor. avrupa yakasında valilik.

(bkz: rube goldberg machine)

o filmi izlemedim ama el orfanato ve lake mungo sana uygun olabilir.

sen en iyisi biraz geril ve Fracture'ı izle.

"night of the living dead" sonuyla biraz depreştirebilir.
şuraya da bakmakta fayda olabilir:
scarsmagazine.com

el orfanato'ya (bence tam korku filmi olmasa da) bir oy da benden. lake mungo da güzel film ama öyle ağlamalı değil.

Låt den rätte komma in [Let the Right One In]

www.imdb.com

eskilerden ama dokunaklı. Leon

The Mist

a tale of two sisters , janghwa hongryeon
hem korkarsın hem de ağlayabilirsin sonunda..

tabi sadece internet (hatta inci) jargonu değil de, böyle daha dile yerleşmeye yüz tutanlar mesela? eskilerin moruk, kanka gibi laflarının muadilleri yani...

yeni jargon demeyelim de isterseniz bu jargonun yaygınlaşması diyelim eskiden kötü abiler/çocuklar kahvede filan konuşurlardı bu tip jargonla ve ayıptı şimdi ise yaygın popüler vs olumlanan bir durum... lümpenin meşrulaşması diyorum ben buna...
yazar olunca yazacağım bunları :))))

kızlar "ssseyy" diyorlar sürekli (S ile) şey yerine, uyuz oluyorum. oracıkta ağzını dağıtasım geliyor, ki o zaman istese de doğrusunu söyleyemesin.

bir de bunun "mmm ssseyy" versiyonu var, o da ayrı...

kimse söylememiş hayret...hacı var çokça kullanılan. güncel hayata da bir bakarsak, yerleşmeye yüz tutması kesin...

anan zaaa xd

"damam" var bir de akıllara zarar.

hacı, hocam, hafız, atarlı, gider yapmak.

hitap olarak her türlü şey geçerli artık neredeyse. baba, müdür, patron,kaptan, ortak, doktor, yargıç, daha gider.

hitaplardan ayrı olarak da -zannedersem umut sarıkaya'nın kazandırdığı- "tırt" var.

şey var, karşı taraf bi şey anlatıyor mesela. anladığını belli etmek için diğer taraf da ''ğeee'' diyor. hmmmm'ın denişik versiyonu.

trabzonda gadam derler.

'10 numara' tabiri de sıkça kullanılıyor.

hacı hafız biraz eskidi galiba... yukarıdakilerden "atar yapmak" ve "gideri var" yerleşiyor gibi... "her türlü" de şimdi aklıma geldi bak...

gideri var'ın bir alt seviyesi olan yoklukta gider var mesela.

sen bilirsin yerine sen biliyosun. uyuz oluyorum.

argo evrim geçiriyor. normal yani.

el aleme fotoğraf olmak, alçıya almak, atar yapmak, angaje olmak. bir sürü tabir var. ama panpa dediğin şey tamamen sanala özgü bir kullanım. mesela !!!!11bir var. bir de random gülüş var. ki ikisine da ayar oluyorum:)

emeğe saygı, rep!!!

kaktırmak
yardırmak
ege argosu :)

''ben onların hepsine gider yaptım.'' : ''onların hepsine verdim.''

hitap şekli olarak aga var. bir de ''yapmıştım, gitmiştim, demiştim'' gibi mıştımlı kelimelerdeki ş'leri s şeklinde söylemek.

"çakma" lafı baya kabul gördü sanırım. 5-10 sene önce kullanmıyorduk böyle bir kelime diye hatırlıyorum ben?

kasıyorum: proje kasıyorum, ödev kasıyorum gibi.

x kafası: vize kafası, konser kafası vs.

liseli piçler var bi de.

sanal alem için ve sağda solda da bir kac kere rastladığım ağızını burnunu yolmak istediğim kızlardan geliyor.

her cümlenin sonunda hıhı.evet demek.

ahhhhhhh!

(bkz: goodreads)

goodreads'e bir oy da benden. güzel site.

(git: 205333)

Teşekkür ederim orada biraz anlatılmış ama ben pek anlayamadım. Biraz daha açık, hiç bilmeyen birine anlatır gibi anlatır mısınız?

Bir de, kişi o engellenen siteyi açtığında ne görür? Anlar mı bilgisayarıyla oynandığını?

w7 kullandığınızı varsayıyorum.

hosts dosyasını buldunuz (C:\Windows\System32\drivers\etc\hosts). notepad ile açtınız.

bir yığın yazılar var. altta local name resolution diye giden bir satır var, onun hemen altında 127.0.0.1 localhost yazıyor. hemen onun alt satırına geçip 127.0.0.1 facebook.com, onun altına da 127.0.0.1 www.facebook.com yazın. kaydedin, kapatın.

artık facebook'u açmaya çalıştığında hata verecek.

eğer bu işlerden biraz anlıyorsa kıllanabilir kişi, ama herkesin aklına hosts dosyası gelmiyor direk.

eğer modeminde siteleri engellemeye yönelik filtre var ise oradan yapmak daha mantıklı.

@turcino

Modemde filtreleme özelliğinin olup olmadığını nasıl anlarım? Linksys marka kablosuz modem...

Modemden halldersem daha iyi olacak sanırım, çünkü öbür türlü hem kıllanabilir, hem de bütün bilgisayarlara tek tek yapmak zorunda kalacağım.

meydan larousse

(bkz: when nietzche wept)

sana onu söyletir mi bilemem ama beni ciddi sarsmıştı

bir agota kristof üçlemesi;

büyük defter
kanıt
üçüncü yalan

(bkz: jd salinger)

Stranger in a Strange Land. Ya da Heinlein'den herhangi bir şey. Özellikle Moon is a Harsh Mistress'i tavsiye ederim.

(bkz: the varieties of scientific experience)

(git: sites.eksiduyuru.com

(bkz: dinle küçük adam)
(bkz: varolmanın dayanılmaz hafifliği)

(bkz: kürk mantolu madonna)

180 derece değiştirmedi, ama baya bir şeyi değiştirdi.

Ahmet Ümit-Patasana

Oğuz Atay - Tehlikeli Oyunlar

* öncelikle kesinlikle öğretmen piyanoyla parçalar çalmalı :) izmir atatürk lisesi'nde bizzat yaşamış biri olarak söylemeliyim ki, işte tamam doğru liseye geldim dediğim an ilk müzik dersimdi :)

* öğrencilere güzel bir müzik kültürü yerleştirilmeli :) klasik müzik de dahil olmak üzere blues, jazz gibi kültürler tanıtılıp güzel örneklerle desteklenirse süper olur. türk sanat müziği ve türk halk müziğini unutmamak kaydıyla tabi ki :)

* bulunduğunuz şehri yazmamışsınız ama eğer imkanınız varsa klasik müzik için bir organizasyon düzenleyip (ilgili) öğrencileri bir senfoni orkestrası konserine götürmek (bir öğretmen çocuğu olarak biliyorum büyük sorumluluk gerektiriyor ama) oldukça güzel olabilir.

* mamma mia tarzı müzikal filmler izlenebilir.

şimdilik söyleyeceklerim bu kadar aklıma gelirse eklerim :) kolay gelsin şimdiden..

lisedeki öğretmenim gibi dersin bir kısmında (genellikle sonuna doğru) öğrencilerin isteklerini çalardım, tabii öğrencilerin zevkine güvenmek lazım bunun için. yine onun gibi, öğrenciyle laubali olmadan içten bir ilişki kurardım. bu öğretmenimi yirmi yılı aşkın süredir unutmadım, hala canlandırabiliyorum derste piyanoyla istek üzerine çaldığı klasik parçaları, istiklal marşına akordeonla eşlik edişini, okula motosikletle gelişini.

öğrenciler belki bir müzikli oyun projesiyle ilgilenebilirler. arada bir, başarılı müziği olan filmler izletilebilir. konser, müzikal, vb. izleme olanağı varsa hafta sonu gidilebilir. enstrüman çalabiliyorlarsa veya çalmaya başladıkları zaman, eldeki enstrümanlarla gurplar halinde çalıştıkları parçayı sınıfa veya uygun günlerde okula çalabirliler.

Sequencer ve genel DAW kullanımı hakkında bilgiler verirdim. Sayısal olarak müziğin nasıl yapılabileceğini ve illa enstruman kullanmanın gerekmediğini anlatırdım. Aranje'nin dışında miksaj'ın nasıl da önemli olduğunu ve dikkat edilmesi gerekenleri gösterirdim oğlu gösterirdim işte. Flüt mlüt geçelim bunları artık.

müzik dinlemek isterdim, örneğin beethoven 7. senfoniyi dinledikten sonra neler hissettirdiğini duygularını sorardım.

www.youtube.com
bunun gibi çeşitli uygulamalarla dolaylı yoldan müziği sevdirirdim.

valla şartlar tam uymayabilir ama, ben yine de anlatayım.

ilkokuldayken klasik bir müzik öğretmenimiz vardı. yani herkeste birer blokflüt, müzik kitabından muammer sun'un şarkılarını çalmaya çalışırdık çat pat. ben kendi isteğimle klasik gitar dersi alıyordum, ama çok motivasyonum yoktu.

sonra dördüncü sınıfta yeni bir müzik öğretmeni geldi. ilk iş yönetimle anlaşıp müzik odasına ufak bir davul seti, bir elektro gitar ve bir bas gitar aldırdı (klavye zaten vardı). her sınıfta da bir grup kurulmasına ön ayak oldu. ben o zaman sadece klasik gitar çaldığımdan elektro veya basa geçiş yapmaktan tırsıyordum, aldı beni karşısına anlattı işte şu şöyle çalınır bu böyle çalınır diye. ben o gazla bas gitara başladım. ilkokuldan mezun olana kadar da sürekli bas gitar konusundaki incelikleri gösterdi, yetmedi davul çalmayı da öğretti, işte bagetler nasıl tutulur, el - ayak koordinasyonu, doğru oturma biçimi falan.

velhasılı hala bas gitar çalıyorum, evde fender jazz var. davulu da 1,5 - 2 yıldır falan çalmadım ama yarım saat takılsam basit şarkılardan rahatça başlarım tekrar. ayrıca bu grup kurma işi sayesinde beni rock müzikle tanıştıran kişi oldu ilkokuldaki müzik hocam. dolayısıyla hala unutmadım kendisini.

zaman açısından da bizde de haftada bir dersti müzik, ama öğle teneffüslerinde yine yönetimden izin alıp müzik odasını açıyordu. biz de kovalamaca oynamak yerine müzik odasında çalışıyorduk. sonra zaten iyi çalıp zevk almaya başlayınca dersler bittikten sonra kalıp kendi başımıza çalışmaya başlamıştık. hey gidi.

türk beşleri tanıtılmalı, sevdirilmeli, sonra kendini bilmez 2-3 sümsük gibi türk leşleri denmemeli onlara. (bkz: pelin batu) (bkz: murat bardakçı)

Değişik müzik türlerinin iyi örneklerini tanıtmak iyi olur. Olabildiğince fazla klip seyrettirerek yapılırsa daha ilgi çekici olur. Çocuklar mesela Pink Floyd, Queen, Louis Armstrong, B.B. King, Fikret Kızılok, Iron Maiden, Janis Joplin, Neşet Ertaş kimdir, nasıl müzik yapar bilsin, her an maruz kaldığı Türk popunun başlangıcından bugüne nasıl değiştiğini bilsin, birkaç makamdan şarkı öğrensin (ya da bildiği şarkıların hangi makamda olduklarını öğrensin), klasik müzikte çeşitli türlerde kulak dolgunluğu olsun. Siz de arada şarkı söylerseniz zaten uçarlar :) "Kendi müziğini getir" etkinliği yapabilirsiniz bazı haftalarda. Çocuklar kendi dinledikleri müziği getirip arkadaşlarına tanıtırlar.

ilk derse geldiklerinde "merhaba ben müzik öğretmeniniz x. artık buna ihtiyacınız yok" diyerek flütü çöpe at. bak unutuyorlar mı seni.

ÖNCELİKLE, TÜM CEVAPLARINIZ İCİN TESEKKURLER.

simdi biraz ayrintiya girme zamani sanirim.

3 aydir muzik ogretmenligi yapiyorum. bahsi gecen okul bir "meslek lisesi ve meslek anadolu lisesi".. yani sabahcilar normal egitim, oglenciler anadolu lisesi.


* ilk tanismamizda blokflut, melodika gibi zorunluluklari kaldirdim. orta ogretim programinda hala blokflut vardi son senelerde ama ben hem müzik dersine önyargiyi yoketmek hem de flütleri görünce cocuklarin isteksiz gelme ihtimalini ortadan kaldirmak amaciyla flut zorunlulugunu kaldirdim.

* okula evden muzik kolonlari goturdum. ertesi hafta minik bir netbook alip bu hoparlorlere bagladim derste.

* ikinci ayimda bir adet casio piyano aldirmayi basardim okula.

* lise mufredati ilerlemis konulardan baslamis olsa da, gordum ki temel pek cok seyleri eksik. o yuzden bir yandan temel muzik bilgileri ve nota egitimine basladim.

* derslerin yarisini temeli kuvvetlendirmeye (sözel), diger yarisini ise müzik türlerini dinlemeye ayirdim.
klasik senfoni, caz, türk müziği, tasavvuf, rap, tek sesli koro, coksesli koro, a capella gruplar ve korolar, türkülerimiz, tango muzikleri, salsa, oratoryo, hint, azeri, rebetiko, mehter muzigi, film muzikleri (star warsla alakali dersim ayri bir entry konusudur : ) ve akla gelebilecek daha onlarca sey dinlettim.

* cocuklarla ilk tanismamizda, genelde onlarin "damar" diye adlandirdiklari muzikleri dinlediklerini ve genelde diger turleri cok cok bilmediklerini, bilseler de aliskanlik/aile/sosyal cevre vs. dolayisiyla pek dinlemediklerini gordum.

* pek cok sayida liseli daha once gitar veya baska enstruman kurslarina gitmisler ama yuzde 95'i birakmis sıkılmaktan veya ders yogunlugundan.

en guzeli,
* sinavlarini yazili yerine performans olarak yaptim. yazili olan konulardan sozlu olabileceklerini ama dileyen kisilerin "piyano esliginde" istiklal marsi, canakkale türküsü, uzun ince bir yoldayim turküsü veya istedikleri herhangi farkli bir parca soyleyerek o sinava girmeden yuksek notla gecebilecegini soyledim.

amac hayatlarinda ilk defa canli bir enstrumanla bir iki dakika da olsa arkadaslarinin onunde bir sey performe etmekti. once pek cok heyecanli ve utangac kisi bunu yapmaktan kacindi fakat sonrasinda bundan cok zevk aldilar.


---
@Tulga

* piyano ile parcalar caliyorum tamamdir. * muzik kulturu ne kadar yerlestirilebilir bilmiyorum ama dedigin ornekleri hep dinletiyorum. her gun. * sehir istanbul, konservatuvar mezunu oldugumdan gosterilere goturme konusunda (hatta bedava sokma) sikinti yok ama ailelerden izin alma ve meb den izin alma gibi sikintilar var. en guzeli disarda bulusup okul olarak degil, ozel olarak gitmek hepsiyle sanirim. ama bu da sorun yaratabilir mi bilmiyorum. * sinifa projeksiyon gelince izletirim diye dusunuyorum muzikalleri.

--
@tedirginlik hucresi

istiklal marsini ve bir kac marsi piyano eslikli yaptik. onun disinda onlara guncel pop parcalari ve bilindik klasik eserler calmaya calistim. lakin piyanist olarak mezun olmadigimdan dolayi bu anlamda ne kadar ilerleyebilir bu durum bilmiyorum. koro kurdugumda zaten konserler icin disardan piyanist arkadaslarimi getiririm o sorun olmaz. bir yandan her gun eslik calismaya calisiyorum. enstruman kursu acmak ise okulda cok zor, hem egitmen eksikligi hem de sinif coklugu sebebiyle. (28 sinif, ortamala 25-30 ogrenci)

--
@akalmor

onlarin zevkini ve isteklerini de kaale alip ona gore yonlendirmek istiyorum ama bazen cok tehlikeli yerlere goturebiliyorlar. "hocaaam, apaci muzigini de calin" : )

--
@klostrofobik

sanirim diger konulara gore daha zayif oldugum nokta sizin bahsettikleriniz. finale ile her sekilde nota yazimi vs. yapabiliyorum. lakin cubase vs. gibi programlari daha yeni yeni cozmeye basladim, hayatimda hic isin o yonune cok kaymadim. bu kismi da sanirim calismak ve az az kapatmaya calismak lazim. bu konuyu sizle ayrica gorussek mi bir ara acaba.

--
@freebird

mcferrin'in o videosunu izlemistim. zaten milliyet videolarda, bir muzik hocasinin da bunu yaptirtdigini gordum, o da basarili olmus sanirim. cok guzel uygulamalar bunlar evet. beethoven 7 dinletmedim ama beethoven 9 koral bolumu calip duygularini sormustum. bi de canli olrak ayisigi sonatini piyanoda calmis ve fikirlerini almistim. onlar da ayri bir entry konusu belki de. tesekkurler link icin tekrar

--
@resistance

okul hangisiydi sizin bilmiyorum ama bizde sartlar muhtsem degil. gerci piyanonun gelmesiyle birlikte standartlarin cok ustune ciktik diyebilirim ama bunun ustune gitarlar bateriler vs. olmasi zor gozukuyor, en aizndan simdilik. zaten okul aile birligini habire biseyler satin almak icin zorlamak zor. ancak sponsorlarla falan belki bir sey yapilabilir. zuhal muzik vs.. vs..

siz şansli kesimmişsiniz gercekten de.

--
@zanim

hemen yilbasi haftasinda yasadgimiz seyi anlatiyim.
turk beslerinden bahsediyordum. 10. yil marsinin bestecisi c.r.rey'i soyledim. bu bilgi ne isimize yarayacak dedi biri. beklenmedik yerlerde karsina cikabilir dedim, güldük karsilikli. ve ayni günün ertesinde sanirim show tv deki canli para yarismasinda final sorusu su oldu,
"10. yil marsinin bestecisi kimdir. c.r.rey mi yoksa a.saygun mu?"

25 milyar degerinde bir soruydu : )
sonra bunu konustuk derste ertesi hafta, komik bir tesadüftü.


bunlar bir yana, türk besleri konsunda sert cevaplar geldi zaten pek cok klasikci tarafindan. gercekten de bazi insanlar cok cahil. hayatlarinda hic saygunun cokseslendirdigi eserleri dinlemeyip ve büyülenmeyip, bu aciklamalari yapabiliyorlar. sasiyorum cahil cesaretlerine.

--
@cosmic
ilk dersin sonunda gitarla "gecelerim" adli doğan canku parcasi ile "gönül" adli fikret kizilok parcasini calmistim. bayilmislardi gercekten de. sonra da orjinallerini dinletmistim. su ara hatta doğan canku ile gorusmek ve okula davet etmek istiyorum, liseli yüzlerce hayrani oldu canku hocamin.

kendi muziginizi getirin diyince de mustafa ceceli - eksik'i getirdiler : )) ben de caldim piyanoda. hep beraber soylediler. sanirim bunun kaydini bile aldilar caktirmadan. harika olmustu.

--
@atrin

cope atmadik ama masaya koyduk. bir iki sey gosterdikten sonra bir daha kullanmadik. ama bakarsin ileride bir grup kurulunca, onu da kismi olarak bir kisiye kullandirtiriz, ses cesitliligi olmasi acisindan.



onerilerde bulunmaktan cekinmeyin ne olur.

zaten müzik aleti çalma (özellikle piyano) ve öğrencilerin istediklerine yönelmelerini sağlamaktan bahsetmişsin ve bu çok güzel. onun dışında önereceklerim:

1. müzik oyunları yapılabilir. şöyle oyunlar var mesela:
. ritim oyunu. öğrenciler belli bir ritme göre ellerindeki müzik aletlerini çalar. perküsyon aletleri daha iyi olur bu oyun için. böylece ritmi, zamanlamayı ve enstrüman çalmayı da öğrenirler.

. bakarak çalma oyunu. öğrencileri gruplara ayırabilirsin. her grup belli bir müzik parçası verilir. parçayı hazırlıksız okuyarak veya enstrümanı hazırlıksız çalarak icra etmeye çalışırlar. en iyi yapan kazanır.

. çal-dur oyunu. öğrenciler enstürmanlarıyla karşınıza dizilir. belli bir şarkıyı, gamı veya notayı çalarlar. dur dediğinizde dururlar. durmayan oyundan elenir. bu da orkestra şefine uymalarını geliştiren bir oyun.

. tahmin ve hayalgücü oyunu. bir müzik çalarsınız. ve öğrenciler bu müzikle ilgili üç kelime yazar, müzikte geçen üç enstrüman tahmin etmeye çalışır ve müzikle ilgili bir resim çizer.

. doğanın sesleri oyunu. sınıfta bir doğa olayının sesini taklit etmeye çalışırsınız. enstürman ile veya enstrümansız. mesela ormana yağan yağmur gibi.

. piyanoda doğru notayı bulma oyunu. öğrenci piyanonun başına geçer ve öğrenciye notalara basmasını söylersiniz. yanlış bastıkça doğrusunu söylersiniz. sonra tam tersi, öğrenci öğretmen olur, o size aynısını yaptırmaya çalışır.

. özlü sözü müziğe çevirme oyunu. müzikle ilgili özlü söz verilir ve hecelerine ayrılır. hecelerine tonlamalar ve notalar getirilerek (pentaton ölçekleme kullanılabilir), özlü söz müziğe çevrilir. bu ödev veya final sınavı da olabilir mesela :)

. müzik terimleri bulmacası. müzik terimleri veya notasyonları bulmaca şeklinde oluşturularak öğretilebilir. veya karmaşık harflerden oluşan bir karenin içinde dikey, yatay ve çapraz şekilde bulmaya çalışarak. bulmaca oluşturan hazır bir site vardı.

. müzimatematik oyunu. müzik ve matematik beraber gösterilir. rakamların toplamları, notaların toplamlarıyla karşılaştırmalı yapılır. kendi problemlerini oluşturmaları söylenir ve matematiğin müzikle içiçe olduğundan ve öneminden bahsedilebilir.

2. Sınıfa girerken "giriş müziği" oluşturabilirsiniz. kısa birşey olur. her girişte söylersiniz. eğlenceli olur.

3. Koro çalışmaları ve şan çalışmaları da yapılabilir. tabi bu müzik dersinin sınırlarını aşabilir biraz. herşeyi sığdıramayız.

4. Farklı türden müzikler çalınır (ki yapıyorsunuz bunu zaten) ve öğrencilerin ruh halleri ve kafasından geçenleri anlatmaları söylenebilir.

5. müzik aletlerinin teknik özellikleri ve yapılışları, tarihçeleri öğretilebilir. tabi teorik dersleri biraz daha görsel materyalllerle süslemek daha iyi. video izlettirilebilir mesela. veya müzikal filmler ve müzik klipleri gibi.

6. kendi müziklerini ve hatta müzik kliplerini yapmaları da ilham verilebilir. kısa da olabilir, uzun olmasına gerek yok tabi.


şimdilik bu kadar yazabildim. tabi ders zamanı kısıtlı olduğu için bu kadar önerinin hepsinin yapılması imkansız gibi. ama sen zaten şimdiden mükemmel bir öğretmensin. keşke müzik öğretmenim olsaydın. :)

g5

fil gidiyo

d2'deki fili almak lazım, yoksa vezir kanadındaki piyon yapısı bozulacak.

oyunun devamı için planınız e7'deki atı f4'e yerleştirmek ve b5'teki atı oradan uzaklaştırmak olabilir.

* resistance is futile nin kaldığı yerden devam,
bu sıra beyaz da kendi atını f5 e oturup 3. yataydaki kalesi ile f ya da g hattına gelerek tehditler yaratmaya çalıacak..

sizin kaleler de bo duruyor, piyon f5 hamlesi uzun vadeli olarak düşünülebilir.
bu nedenle kalelerin hatlarını da bi ara değiştiriverin..

vay be teşekkür ettim oyunun tüm yapısı değişti

www.yukleresim.com

vw golf

porsche panamera

(bkz: toyota avensis)

(bkz: ford shelby mustang gt500)

BMW X5

mini cooper

(bkz: opel insignia)
(bkz: mercedes c 180 kompressor)

söylediğim arabalar, öyle 200-300 bin bandına çıkmadan, nispeten ulaşılabilecek modeller.

cadillac escalade

lamborghini murcielago lp670-4 superveloce

2011 yılı için, realist; (bkz: ford kuga)
2011 yılı için, sürrealist; (bkz: porsche cayenne)

çok uçucaksak 68-70 mustang lere giderim. yok uçmadansa alfa romeo 159

tamamen surrealist bir calisma,
casus oyunu adli filmdeki araba neyse odur, son sahnede
robert redford'un kullanarak uzaklastigi araba

Uçmaya gerek yok. w golf yeterde artar bile

realist hyundai ix35 ya da kia sorento
unrealist land cruiser

bmw 1.16

audi a8

subaru impreza
ford mustang
ve
jaguar
her zaman hayalini kurduğum 3 arabadır.

audi a8'e +1. trilyorlarca dolarım olsa da almak istediğim araba.

audi a3
audi rs3

Porsche panamera
Ferrari F430
Bmw 5 yeni kasa
Mercedes c200
Opel Insignia
Opel yeni Astra
Lancia Delta
Alfa Romeo Guilietta(ya da öyle bişi)
Audi A5
Audi R8

realist; 2011 opel astra.

sürrealist; 2011 bmw m3.

bmw 116 cok sevmeden aldim cok severek kullaniyorum.
dodge durango 2000 model icinde gercekten mutlu oldugum arac.kimseye vermem satmam.

surrealist toyota fj cruiser.bu arac yuzunden isi gucu birakip gidip marlboro da calisacagim neredeyse.dunya toyota avrupa ve turkiye'ye gondermiyor bu araci.kendim getirmek istedigimde gumrukte sorun cikiyor.bir tane 2.eli var kotu durumda.bunu getirmeyen ahmet toyotaya kafam girsin.

Realist : WW Passat. Canavar gibi duruşu, bir o kadar performansı.
Sürrealist : Mercedes C 180

audi q7 a3 a4 a8
kısaca audi olsun da bana yeter.

Audi A5
Maserati GranTurismo S Automatic

realist: golf.
sürrealist: golf.

realist fiat grande punto kimse yazmamış galiba

audi rs6

smart iyi bence, ne güzel ufak tefek

mercedes ve bmw'lerin üst sınıf arabalarını saymazsak, insignia beğenenler bir de mazda 6'yı görsünler diyorum. benim tercihim de mazda 3. bu paraya bu donanım, bu sürüş keyfi ve bu kalite başka hiç bir arabada yok. mazda 3'e iki gün bin, başka bişeyle değişmezsin. daha arabaya binerken bile araba her defasında bi tatlı geliyor insana.

saab 9.3
ferrari f50

honda civic mugen type-R

Alfa Romeo 159 - 2010 kasa

Direk sürrealist: Aston Martin Rapide

realist: BMW M3 Coupé
surrealist: Bugatti Veyron Super Sport

Realist: porsche cayenne
Surrealist: citroen c1

hayir karistirmadim ikisini.

audi a3

bir de tom cruise'un vanilla sky'da bindiği ferrari.

isteyebilirsin tabi ki. ama karşı taraf kabul etmez. mantıken.

etmeyebilirde oyunda böle belli bir kural yokmu peki

yok. her zaman beraberlik teklif edebilirsin.

ozaman karar karşı taraftan çok hakeme bağlı olması gerekir herhalde

sah cekmeden ve tas almadan gecen 30 hamle pat olarak sonuclanir seklinde bir bilgi kalmis kafamda.
karsi tarafa bagli.

Satrancın genel kuralları arasında böyle bir şey yok, fakat bu bir turnuva maçıysa turnuva kuralları gereği veya hakem insiyatifinde değişkenlik gösterebilir.

kendiniz beraberlik teklif etmekten bahsediyorsanız her zaman beraberlik teklif edebilirsiniz. öbür türlü berabere olması için ya pat olacak, ya 3 kere aynı pozisyon tekrar edilecek, ya da piyon hamlesi / taş alma gerçekleşmeyen 50 hamle geçecek.

rosebud'ın dediği gibi turnuvada başka kurallar geçerliyse durum farklı olabilir tabi.

Hakem vermez sanırım beraberlik. Yine de şans denenebilir tabii :)Böyle durumlar yüzünden artık genelde hamle başına 30 saniye eklemeli zaman kullanılıyor turnuvalarda. 90 dk + hamle başına 30 saniye gibi.

(bkz: verbatim)

cd değil elbette dvd al. verbatim'den şaşma yazdıktan sonra VERIFY et. Yoksa patlarsın farkında bile olmazsın.
VERIFY medya kalitesinden bağımsız olarak da tetiklenebilmektedir. DVD yazarken bilgisayarda oyun oynanması falan gibi şeyler yüzünden çok DVD yi kaybetmişliğim vardır.

(bkz: transfer harcamaları)

faiz ödemeleri vb yatırım değeri olmayan harcamalar

blöf mü acaba? baktım hala kimse ispiyonlamamış.

veya son cümle bir şekilde legal yapıyor. çözemedim.

zaten soru oldugu tanimlandigi icin "cevap veriyorum" ile tanim devami oluyor. "bu soruya cevap veriyorum" demek yerine yani.

yani bütünleme/tanım devamı mı?

tanim devami diye yazmistim da tekrar yazayim madem: tanim devami.

bence örnek bu.

"bunun gibi tuzak amaçlı sorular" kısmı da var ek olarak.

yok tanım devamı olduğunu okudum da neyin devamı olduğunu çözemediğim için tekrar sordum. bakıyorum, tamam soru olduğu tanımlanmış ancak ilk tanım yapıldıktan sonra konuyla alakalı/alakasız ne yazarsan legal sayılması gerekmez mi? birisi "cevap veriyorum : evet" diyorsa, diğeri sadece "hebele hübele" yazar. onun da legal olması lazım o zaman?

soruyu toparlayayım. örnek olarak o başlığa "cevabı evet olan soru" yazarsak uçuruluyoruz değil mi? (evet olarak kabul edip devam ediyorum)

şimdi arkadaşın yaptığı bir entry'nin sonundaki "sorudur" kalıbını alıp, kendi entry'sinin legal'liğini onun tanım oluşuna bağlıyor. ve diyor ki, "cevabı evettir"

e buradaki çelişki nasıl çözülecek? ben üste rastgele bir entry yazıp "sorudur" ile bitirip, alttaki entry'm de soru'nun devamı olarak "cevabı evettir" yazabiliyorsam bu saçma değil mi? legal olmayan entry'i ikiye bölerek legal hale mi getirmiş oluyoruz?

cevabı evet olan sorudur yazdığınızda uçurulmuyorsunuz, tanım oluyor o.

köpüklü türk kahvesi nasıl pişirilir başlığındaki soykırımın sebebi neydi peki? herkes patır patır dökülmüştü. ben bu tür entry'ler girilmişti diye hatırlıyorum, yanlış mı hatırladım acaba?

modlog, nadide cevap entry'ler ile dolu.

"bunun gibi tuzak amaçlı sorulara verilmiş her cevap format dışı olmayabilir"

oha yahu, daha ne kadar legalize etsin? gayetle legal işte bu cumleyle.

Soruyu "tuzak soru" olarak tanimliyor. Net legal.

şimdi burada moderatörlerin falan gelip "net legal" demesine aldanıp da her soru başlığa "tuzak soru, cevabı da budur" veya "cevabı hede olan sorudur" yazmayın. legal olmasına legal, silinmiyor da pek güzel format abuse oluyor. formatı iyi bildiğine emin oldukları adamın espri amaçlı girdiğini düşünürler, bir şey olmaz. ama tarihçeye 2-3 tane bundan not aldırırsanız legal de olsa uçarsınız.

haksız mıyım sayın threepwood?

@kibritsuyu, tam olarak oyle degil. Simdi baslik bir soru cumlesi, bunu "tuzak soru", "kafa karistiran soru", "soru" olarak tanimlamak suistimal degil. nasil tanimlanacak zaten, soru bildigin. fakat yazar sozluk formatini sustimal edip, yani bkz icine alip, ya da tirnak icine alip, sadece cevap yaziyorsa formati suistimal ediyor. ortada bir tanim yok cunku, kurala uydurulmus cevap var.

456 123 cekim tarihlerine gore izle aksi taktide zevkli olmaz.

5-3-2-4-6-1 diye izle harika oluyor.

4-5-6-1-2-3. en temizi.

nedeni: star wars hakkında hiç bir şey bilmediğiniz için spoiler'a maruz kalmamış olursunuz. 1-2-3-4-5-6 şeklinde izlerseniz bilmezseniz çok daha büyük keyif alacağınız şeyleri önceden öğrenmiş olursunuz.

4-5-6-1-2-3 gibi izle memento gibi oluyor o zaman asdasd

2-4-6-1-3-5 seklinde izle orjınal olsun.

hiç izleme daha iyi

1-4-2-5-3-6 böyle izleyince beyni yanıyor insanın. tüm star wars evrenine hakim oluyorsun. matrixte karate yüklüyorlar ya onun gibi anında beynine giriyor tüm bilgiler.

tamam da aynı espriyi niye 3 kere yapıyoruz ki?
456 123 e +1 buradan. Ben tersini yaptım 456 baya sıkıcı geldi.

4-5-6 1-2-3 izle demenin serinin tüm filmleri ortaya çıktığı ve hikaye bütünleşmiş olduğu için yüzüklerin efendisini 3-2-1 diye izle demekten hiç farkı yoktur. yayınlanış sırasına göre izlemek istiyorsan o anda, o şekilde seçimine saygı duyabilirim.

aksi takdirde kesinlikle 1-2-3-4-5-6 yapmalısın.

4-5-6-1-2-3 diye izlemekte fayda var zira 1-2-3 ten sonra 4-5-6 lan ne tırt efektler dedirtebilir. ama 5'i ayrı tutarım her türlü gideri var

önce kader'i sora masumiyet'i izle bence.

4-5-6-1-2-clone wars-3

6'dan sonra opsiyonel olarak ewokları da izleyebilirsin bence.

edit: ewoklar dediğim ewok filmleri var onlar.

evet isterler. aynı şekilde konsoloslugun istediği bütün evrakları yeniden toplarsınız.

evrakları toplarsınız ama "hmm bu adam 6 aylık schengen vizesi almış" şeklinde değerlendirilirsiniz, bonus olur.

evet gözükmüyor bi kaç gündür bende de.

ben görüyorum ama 1 gün bende görememiştim

@cikolatalıgofret

mesela şu anda knicks maçını izliyorum, eventler yok. sizde var mı?

aa evet bugünün de görünmüyor

Şimdi bir de abilere göndersek sonra arayı bulur belki?

ya hacı dinini değiştirmişse bu olabilir tercih meselesi.
ama bizdeki cemaat tarikat gibi şeylere karşılık gelen hristiyan cemaatlerine girmişse bir şekilde müdahaleci ol derim.
hiç laf ettirmemesi, değer dengeleri falan biraz tuhaf.

Bence şuan ne söylersen zaten ters tepicek. Daha beter diklenicek size. Çok beter bir şey yapmıyor. Bırak takılsın bir süre. Kardeşinin yaşını da belirt istersen.

Bu arada ben de istiyorum böyle bir toplulukla takılmayı. Okuyup ilgilenen varsa mesaj atabilir mi?

Ya düşünür taşınır bana sağlam argümanlarla gelir hadi eyvallah, tıpkı beyni yıkanmış gibi davranıyor.

edit: yaşı 24

kardeşin tipik bir özenti kendi haline bırak

kısa sürede, beyin yıkamasıyla oluşan bir şeyse siz de onunla konuşun, gerekirse bu konular hakkında ondan daha fazla bilgilenin ve öyle konuşun vs. tehlikeli bir durum yoksa da bırakın yani sonuçta yetişkin bir insan. biraz daha olgunlaşınca belki fikirleri değişir.

aynen özenti doğru söylüyorsun.özenecek başka bişi bulsun ya EMO olsun apaçi olsun. Gittiği ortamda yabancıları gördü birazda özgüven eksikliği var, hayran oldu geldi.
O da bir ihtiyacını gideriyor öyle zannediyorum acaba ben onun o ihtiyacını başka şekilde nasıl karşılarım?

illa fikrini değiştirmek istiyorsanız oturun beraber ilk zeitgeist belgeselinin ilk yarım saatini izleyin.

ben katoliğim. yolla bir kiliseye üç beş gün sıkıya gelsin dönüş o dönüş. yaşı kaç bilmiyorum ama boşanma olmadığından, 7 ölümcül günahtan, her pazar günü kalkıp 9 da ayinde hazır olmaktan, bazen haftada 3 gün olan ayinlerin hepsine gelmesi gerektiğinden, her sabah kalktığında ve akşam yatmadan etmesi gereken dualardan,yemek öncesi dualardan, noel dualarından yani yüzün üzerinde sayfa sayfa ezberlemesi gereken duadan söz et bak nasıl geri eski rahat hayatına dönüyor.

benim de o yaşlarda bir arkadaşım protestan olmuştu. zamanla ilgisi azaldı ama ilk zamanlar yanımda abuk subuk konuşuyordu yok isa reyizimiz, yok sizin muhammed şöyle böyle falan. hatta protestan olmadan önce de atesitti. vallahi nasıl oluyor nasıl bitiyor bu işler anlamıyorum. bence çok da kötü bir şey değil yani bir yol çizmiş, bir şeye ait hissetmiş kendisini. ama en azından kafa yıkama değil de bir şekilde kendisi okuyarak bir şeyleri kendi yolunu çizmesini kendisine mantıklı geleni seçmesini öğütleyebilirsiniz.

bence kendisini bir şeye ait hissetmek istemesinden, hayatta ben de bir bireyim şöyle bir şeyleri savunuyorum demek istemesinden ileri geliyor. stada koysan 2 günde holigan olurdu belki.

@delphi:
bizimkisi protestanmış.

yandın o zaman. protestanlık en rahatı. yan gelip yatma mezhebi. vaftiz bile zorunlu değil. bu durumda sadece sana kalırsa değil bana kalırsa da yanlış yolda. kaç yaşında kardeşin belli ki kiliseye gidiyorsa yaşı büyük.

yaşı 24 ya adama sorarlar neden protestansın diye ona bile cevap yok. OFFffff OFFFfff

şu çok önemli, din çok hassas bir nokta. mesela israil filistin arasındaki olay(lar) sonrası türkiye'deki bir çok kimse israilli tüm kişileri aynı kefeye koydu. musevileri desek daha doğru, hitleri savunanlar bile var hatta. işte kardeşinde de müslümanlardan uzaklaşmasına sebep olan bir şeyler olmuştur. tekbir getirerek idil biret konserleri basılıyor bugün, alkol aldı diye insanlar dövülüyor, kardeşinin önceki siyasi ve dini görüşünü bilmiyorum ama ben türkiye'de yaşamasaydım, doğup büyümeseydim hemen müslümanları aynı kefeye koyabilirdim aa bak neler yapıyorlar diye. kardeşinde gündelik hayatta bu tarz şeyleri görüp duyup müslümanlardan soğumuş olabilir. eğer illa ki müslüman olsun diyorsan islamın güzelliklerini göster ona.

Masum yerler falan değil ya böyle giderse gidip kapılarına siyah çelenk bırakacağım. Direk beyni yıkanmış gibi konuşuyor.

24 yaşında kooocaaaman bir adamda olsa o benim kardeşim.

yarın sen de git derim. hem kardeşin onun ilgi duyduğu şeylerle ilgilendiğini falan düşünüp mutlu olabilir, hem de kendi gözlerinle görmüş olursun nedir ne değildir.

@delphin: müslümanlardan en büyük kazıkları ben yedim :D o hiç bişi görmedi. ama şu var nasıl başladıysa öyle gitsin istiyor insan. yani düşünsene doğduğunda kulağımıza(benim de kardeşimin de) ezan okunmuş; dişim çıkarken, hasta olduğumda duaların o tınısında teskin edilmişiz; sınavlara gireceğim zaman okunmuş şekerler sular içmişiz. Yani bu din iliklerimizde, bilinç altımızda. Başka bir dinden nasıl aynı hazzı alabilir ki. Ben bir fatiha okurken öyle hep eski anlarıma gidiyorum. İlle müslüman olmasını değil benim gibi olmasını ayrı düşmemeyi istiyorum.

bu sebepten ayrı düşmezsiniz merak etme. meymeymenetsize katılıyorum yarın sende git yanında olduğunu görsün hiç olmazsa. çocukluktan bir ilgisi geliyorduysa bence geri dönüş çok yok. ama deist-ateist-müslüman gibi her dönem başka şeyler denediyse benlik arayışı içindedir bir süre sonra hevesi kırılabilir.

çocukluktan ilgi nerden olacak yaaaaa daha düne kadar hıristiyan mı görmüşlüğü var. şimdilik taktiğim duygu sömürüsü olmadı yanında takılıp onu rezil edecem ortamlarda :D:D

dikkat et geri tepebilir hem de çok kötü. dediğim gibi bu çok hassas bir durum dinle dalga geçmeye çalışırsan sana karşı dolabilir.

peki neden katoliklik? protestanlığa karşı bir iki argümanım olsun elimde.

neden protestan olduğuna cevap yok tamam da neden müslüman olduğuna cevap da zaten ailesinin müslüman olmasından öteye gidemeyen bir mevzu, çok da süper ikna edici bir şey değil yani. tatlı su müslümanı diye tabir ettiğimiz şekilde olmasını istiyorsun anlaşılan kardeşinin ama tek söyleyebileceğim sonunda "ya benim gibi düşünürsün ya da bağlarımız kopar" noktasına getirmemeye çalış. dini tarikatlar, fanatiklik derecesinde dine bağlılık hangi din olursa olsun tehlikeli bir şey benim gözümde ancak "neden hıristiyansın ki, çok saçma?" şeklinde bu adamı ikna edemezsin. bana göre de alayı saçma mesela, ki din bir inanç meselesidir, mantık işlemez.

bu zamanda hala dinlerin gerçekliğine inanmış insanlar var mı ? müzelik onlar. hahaha

30 kişi tacizden gözaltına alınmış ama caps yok. toplu taciz olmamış herkes bireysel takılmış.

Bende merak ediyordum bu saate kadar hiç haber olmayınca merak ettim ama az önce haberler de gösterdiler. İstanbul ve marmariste oluş yine ama istanbul'da güven timi göz açtırmamışmış.

olmuş yine gayet olmuş. hatta bu sene ilk defa tacizcileri hapse atmışlar, demin haberlerde söyledi, 12 mi 15 kişi mi ne tutuklanmış.

sari isik. gunes isigina yakin tonlarda oldugu icin gozu daha az yorar.

kesinlikle sarı.

standardı olduğunu sanmıyorum, kişiden kişiye değişir herhalde. bana sorarsan kesinlikle sarı ışık. hayatta beyaz ışık kadar tiksindiğim az şey var.

sarı ışık hüzmeleri gözü yormadığı için sarı ışık daha iyidir.

pegasus, germanwings

sunexpress

sunexpress artı bir

maslaktan metro ile (metro varmıydı tam hatırlamıyorum ama olacak galiba) taksim'e. ya da 25t ile taksime. oradan sonra füniküler ile kabataş'a geçin. sonra kabataş-zeytinburnu tramvayına binin, eminönü durağında ineceksiniz.

baldur'un dediği yol var, 29c veya 29d direk kabataşa gider, kabataşta inip tramvayla eminönü olur, veya, otobüs veya metroyla 4.levent'e gidip oradan otobüsle eminönü olabilir (4.levent'ten geçen 3 otobüsten biri eminönüne gider).

alternatif olsun; sarıyer dolmuşlarıyla beşiktaş, beşiktaş'tan otobüsle eminönü.

taksiye atla

Daniel kehlmann fena degil.

birisi cikip paul auster demeden onu da soyleyeyim.

Borges ve vazgeçilmezim Edgar E. Poe.

hector hugh munro ya da daha bilinen adıyla saki (:

(bkz: sait faik abasıyanık)
(bkz: roald dahl)

ayfer tunç

ihsan oktay anar. 10 numara.

@nawres, ihsan oktay onar'ın hangi öykü kitabı?

vüsat o bener
gabriel garcia marquez
oğuz atay(korkuyu beklerken)

açık ara aziz nesin.

uğur özakıncı

cemil kavukçu
tahsin yücel
barış bıçakcı
rasim özdenören
mustafa kutlu
temel karataş
sezgin kaymaz
onur caymaz
aklıma gelmeyen onlarcası..

ömer seyfettin :)
buket uzuner

emrah serbes?

sait faik abasıyanık
memduh şevket esendal
sabahattin kudret aksal
vüs'at bener
oğuz atay
orhan duru
adalet ağaoğlu
bilge karasu
füruzan
tomris uyar
necati tosuner
cemil kavukçu
barış bıçakçı

gogol
kafka
maupassant
camus
truman capote

Gavurlardan en çok Arthur Conan Doyle'u severim, Sherlock Holmes'e bayılırım. Poe'yu da severim ama bunlardan birini uçurumdan itmem gerekseydi hiç düşünmeden Poe'yu iterdim :) Sartre'ın "Duvar"ını okuduktan sonra öykü okumaktan soğudum epey bir süre :)

Ortaokul sıralarında Rıfat Ilgaz'ın öykülerine bayılırdım. Sonraki hiçbir öykü de onunkilerin yerini tutmadı. Aziz Nesin'in dilini severim.

İhsan Oktay Anar'ın öykü kitabı yok ama bildiğim bir öyküsü var: "Yavuz Sultan Selim Han Efendimizin Çaldıran Meydan Muharebesi". Adını hatırlamadığım bir dergide okumuştum. Servisle eve dönüyordum ve üstüste birkaç kez okumuştum. Keşke daha çok yazsa diye düşünmüştüm :)

eskiden kimleri okurdum, hatırlayamıyorum. kafam çok karışık. ama cevap verme aşkıyla da yanıp tutuştuğum için, ilk aklıma gelen birkaç ismi sıralayayım, dedim.
öncelikle, hep ayrı bir yere koyduğum barış bıçakçı var. sanırım biraz geç keşfettim, ama yazdığı hiçbir şey içimde şüphe bırakmıyor, ki seviyorum. öyle tanıdık kaygılardan bahsediyor ki. ama çok saklı şeyler hem de.
mustafa kutlu var, ki uzun müddet uzak durmuştum. ama önyargıyı kırmak lazımmış, böylesi akıcı, eğlenceli, sohbetvari bir dil/anlatım görmüyordum uzundur. üstelik hani klasikler, insanın evrensel ruh tecrübesi der ya sürekli. mustafa kutlu'nun belli bir kesimi esas aldığını biliyorum ama, anlattıklarının sadece onlara mal edilemeyeceğini fark ediyorum. (ya tahammül ya sefer için söyledim özellikle.) yanlış mı düşünüyorum?
sevinç çokum'un öyküleri de güzeldir. başka bir dünyayı anlatır, hem de öyle güzel bir dille anlatır ki. bunu demek ne kadar hoş bilmiyorum, ama edebiyatta kadın duyarlılığı bir başka hissediliyor.
tomris uyar'ın öykülerini kim sevmez! öyle güzel ayrıntılar vardır ki, nasıl olur da bir insan bunu bilebilir, diye düşünürüm.
selim ileri'nin bir öyküsü vardır, unutamam (ama ismini unuturum :) orada fincanların üstündeki desenleri anlatması, çizdiği dünya. çok güzeldir. selim ileri'ye kendini kaptırmak, bu dünyaya alışamamayı getiriyor. dışarı çıkıp, insanları görünce 'e hani böyle değildi bunlar' diyorum. romanlar hayatı yapsa.
yekta kopan, murat gülsoy, ayfer tunç, pınar kür (ummadığım kadar güzeldir, ah önyargılarım)... daha fazla devam edemeyeceğim, sayamadığım/sayamayacağım isimleri düşündükçe kötü oluyorum. :)
böyle işte. keyifli soruydu, teşekkürler.

oguz atay- korkuyu beklerken
kafka- ceza somurgesi

ihsan oktay anar'in yazdiklarinin oyku olmadigini bile bilmiyorum.

"seni doverim, hepinizi doverim ulen"deki limonata isteyen yasli amcayim ben.

metis in bastıgı 1002 geceler isimli fantastik öykü derlemesinde bir öyküsü var ihsan oktay'in. bir de ege üniversitesinin dergisi icin yazdigi yazilar var, aralarinda öykü de var sanırım.

bir de hayalet gemi tayfasi iyidir ki iclerinden bir kaci yazilmis zaten. tek başına hayalet gemi bile yeter öykü sevene.

sait faik. dedem olur kendisi.

@microfiction ihsan oktay anar'ın efrasiyab'ın hikayeleri

arkada ambient sound yaratin, ne bilim yagmur sesidir, dalga sesidir...
yaratin derken oyle programlar veya ses makinalari var, oyle yani.

biraz tuhaf gelebilir ama tuvalette(yani klozette) okur musun denemediysen bi dene derim bi de bir paragraf oku sonra o paragrafı dur ve düşün gerekiyorsa bir daha oku hatta cümleler için bile yapabilirsin bunu.(tuvalette okumak konusu şaka değil vereceğin cevaba göre bi saptama yapabilirim)

tuvalette okunabilir ama tuvalette çok oturmak faydalı olmadığı için bence başka bir yol busanız daha iyi.

müzik dinlemek olabilir. ben ders çalışırken, kitap okurken falan müzik dinliyorum, arkada ses oluyor, sıkılmayı engelliyor, gayet güzel oluyor. blackworld'ün dediğini yapacaksanız da programa makinaya falan gerek yok, rainymood.com var gayet güzel o işi gören.

Kitaba zarar vermek istemiyorsanız fotokopisini çektirin. Sonra çize çize, üstüne not alarak okuyun.

attention deficit disorder
oluyor bu bende de var,
nba maçı seyrediyorum o sırada gidip başka maçların skoruna bakıyorum
o sırada yeni dizi çıkmış mı diye neti dolaşıyorum hatta abartıp başka sitcom izliyorum filan bir türlü bir yerde yoğunlaşamıyorum.
omega 3 + b grubu vitaminler, zerdeçal, zencefil, sarmısak filan iyi gelebilir tahmin ediyorum ama bende pek faydası olmadı.

humor magazine doğrudur.

comic magazines in tam olarak karşılığı batman,spiderman,superman vb. gibi olanlardır. humor daha doğru olur.

(git: 136659)

sabah beta geliyordu şimdi değişmiş.

evet girilmiyor.

ben giriyorum, yeni arayüz farklı falan.

herhalde ilk etapta betanın bugları başlığındaki bugların belli başlı olanlarını düzeltip yeniden açarlar diye düşünüyorum.

şu an girilebiliyor.

Sanırım sadece belirli nesilleri yada belirli özellikteki insanları alıyor. Ben girince ekşiye geri döndürüyor. Sabah girebiliyordum oysa ki.

ben deniyorum ama hatalı şifre diye uyarı çıkıyor. sözlükte duyuru yapmışlar eğer şifre olarak büyük ve küçük harf kombinasyonu kullanıyorsanız, sadece küçük harf yazarak girin diye... Ama yine olmuyor, giremiyorum ben... Bi yardım edin nolur...

elinizdeki pasaportlar 2015'e kadar geçerli her türlü. içinde atıyorum 10 yıllık vize varsa ve pasaportunuz 2015'e kadar geçerliyse çatır çatır kullanabilirsiniz 2015'e kadar. ama 31 ocak 2011'den sonra emniyet müdürlükleri temdit etmeyecek pasaportları. yani o zamana kadar uzatmazsanız yeni pasaportu dayayacaklar.

Olay chipsiz eski tip pasaportlara Shengen ülkelerinin vize vermemesi, geri çekilme durumu söz konusu değil. Bu ülkeler eski pasaprotla vize başvurularını red ediyor diye emniyet duyuru yayınladı o kadar. Uluslararası anlaşmalara göre eski tip pasaportların daha kullanım süresi var.

Ayrıca ne şartla olursa olsun pasaport yenileme durumlarında eski pasaportta kalan vizeler geçerliliğini korur.

Yani hocam pasaportumuz eski ama 3 yıllık eski..vize alamıyomuyuz

(bkz: audacity)

kesmek için (bkz: windows movie maker)
başka formata çevirmek için de (bkz: total video converter)

audacity iyidir

gerçekten iyiymiş, pek memnun kaldım. teşekkürler

3 çok 1 saat yeter. check-in için, bavulları vermek için yeterli. zaten 1 saat çok çabuk geçer o arada, kaynar gider. 3 çok yav, yolculuk o kadar sürüyor buradan almanya'ya.